Aşkın kaynağının nerede olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklar, aşkın beyinde olduğunu ve beyindeki kimyasal etkileşimlerle ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Örneğin, romantik aşkın temelinde bir birlik kavramının olduğu ve romantik aşk sırasında beyinde meşgul olan bölgelerin hem kortikal hem de subkortikal bölgelerle güçlü bağlantılara sahip olduğu belirtilmektedir[3]. Bu görüşe göre, aşkın nörobiyolojik yönleri, özellikle beyindeki sinirsel süreçler ve kimyasal etkileşimler üzerinde odaklanmaktadır.
Diğer yandan, bazı kaynaklar aşkın kaynağının kalpte olduğunu savunmaktadır. Ancak, genel olarak bilimsel açıdan aşkın beyindeki nörobiyolojik süreçlerle ilişkili olduğu ve duygusal, kimyasal etkileşimlerin beyinde gerçekleştiği üzerinde daha fazla odaklanıldığı görülmektedir. Bu nedenle, aşkın beyinde mi yoksa kalpte mi olduğu konusu, genellikle beyindeki kimyasal ve sinirsel süreçlerle ilişkilendirilerek ele alınmaktadır.